Sahabenin Faziletleri

Stok Kodu:
gtevhid45086
Boyut:
16 x 24 cm
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-11-29
Çeviren:
Mustafa Özenli
Kapak Türü:
Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü:
Aivory Kağıt
Dili:
Arapça -Türkçe
indirimli
0,00TL
gtevhid45086
380234
Sahabenin Faziletleri
Sahabenin Faziletleri
0.00
Ebû Zur’a er-Râzî şöyle demiştir: "Kişiyi Rasulullah (sas)’in ashabından birini ayıplarken görürsen onun zındık olduğunu bil. Bunun sebebi şudur: Bizim nezdimizde Resûl (sas) haktır, Kur’ân da haktır. Bu Kur’ân’ı ve sünnetleri de bize ancak Rasulullah (sas)’in ashabı ulaştırmıştır. Onların istedikleri Kitab’ı ve Sünnet’i geçersiz kılmak için şahitlerimizi cerh etmek (adâlet sıfatlarına ta’n etmek)tir. Cerhi onlar daha çok hak etmektedirler. Onlar zındıklardır.” 
Bundan dolayı alimler gerek önceleri gerek sonraları sahâbîlerin isimlerini ve haberlerini tedvin etmeye özen göstermişlerdir. Kur’ân’ın ve hadislerin taşıyıcıları olan Sahâbe’nin izlerinin ölümsüzleştirilmesine katkıda bulunanlardan biri de büyük imam Ahmed b. Hanbel’dir. O, tahkîkini doktora tezimin konusu kıldığım "Fedâilu’s Sahâbe” kitabını telif etmiştir.
Bu kitaba dört bölüme ayırdığım kısa bir mukaddime yazdım. Birinci bölüm sahâbînin tanımı ve Sahâbe’nin adâleti hakkında, ikinci bölüm Sahâbe’ye ve Sahâbe’nin fazîletlerine dair kaleme alınan eserler hakkında, üçüncü bölüm İmam Ahmed (rh)’ın tercemesi ve eserlerinin zikri hakkında, dördüncü bölüm ise kitabın tanıtımı, müellifine nisbeti ve tahkîkinde izlediğim yöntem hakkındadır.
Kitabı kendisinden razı olunacak şekilde ortaya çıkarmak için bütün gayretimi ortaya koydum. Allah Teâlâ’ya bunu benden kabul etmesi ve sadece kerîm vechi için yapılan amellerden eylemesi için dua ediyorum. 
BİRİNCİ BÖLÜM:
SAHÂBÎNİN TANIMI
Alimlerin sahâbînin tanımı hususundaki görüşleri farklılık arz etmektedir. Benim gözümde kabûle en şâyân olan İbn Hacer’in tanımıdır. O şöyle demiştir:
"Bu konuda vakıf olduğum en doğru görüş şudur: Sahâbî, Nebî (sas) ile ona iman eder hâlde karşılaşan ve müslüman olarak ölen kimsedir. Onunla karşılaşanlar kapsamına onunla uzun ya da kısa bir süre oturanlar, ondan rivâyette bulunanlar ve bulunmayanlar, onunla gazveye çıkanlar ve çıkmayanlar, onunla oturmasa bile onu bir kez görenler ve onu bir hastalıktan dolayı görmeyenler de girer. İman kaydıyla daha sonra müslüman olsa bile Nebî (sas) ile kâfirken karşılaşan ve araya riddet girse bile onunla bir kere daha bir araya gelmeyen kimse daha doğru olan görüşe göre dışarıda kalır.” 
el-Buhârî şöyle demiştir: "Müslümanlardan kim Nebî (sas)’in yanında bulunmuşsa ya da onu görmüşse onun ashabındandır.” 
Ahmed b. Hanbel yanında Bedir Ashâbı’ndan söz edilmesi üzerine şöyle demiştir: "Bunlardan sonra insanların en hayırlısı Rasulullah (sas)’in kendileri arasında risâletle gönderildiği nesil olan ashabıdır. Bir sene ya da bir ay ya da bir gün ya da bir an onun yanında bulunan ya da onu gören kimse onun ashabındandır. Onun için sahâbîlikten; Rasulullah’ın yanında ne kadar bulunduğu, ona ne kadar önce iman ettiği, ondan ne kadar hadis işittiği ve ona ne kadar baktığı ile doğru orantılı bir pay vardır"...
Ebû Zur’a er-Râzî şöyle demiştir: "Kişiyi Rasulullah (sas)’in ashabından birini ayıplarken görürsen onun zındık olduğunu bil. Bunun sebebi şudur: Bizim nezdimizde Resûl (sas) haktır, Kur’ân da haktır. Bu Kur’ân’ı ve sünnetleri de bize ancak Rasulullah (sas)’in ashabı ulaştırmıştır. Onların istedikleri Kitab’ı ve Sünnet’i geçersiz kılmak için şahitlerimizi cerh etmek (adâlet sıfatlarına ta’n etmek)tir. Cerhi onlar daha çok hak etmektedirler. Onlar zındıklardır.” 
Bundan dolayı alimler gerek önceleri gerek sonraları sahâbîlerin isimlerini ve haberlerini tedvin etmeye özen göstermişlerdir. Kur’ân’ın ve hadislerin taşıyıcıları olan Sahâbe’nin izlerinin ölümsüzleştirilmesine katkıda bulunanlardan biri de büyük imam Ahmed b. Hanbel’dir. O, tahkîkini doktora tezimin konusu kıldığım "Fedâilu’s Sahâbe” kitabını telif etmiştir.
Bu kitaba dört bölüme ayırdığım kısa bir mukaddime yazdım. Birinci bölüm sahâbînin tanımı ve Sahâbe’nin adâleti hakkında, ikinci bölüm Sahâbe’ye ve Sahâbe’nin fazîletlerine dair kaleme alınan eserler hakkında, üçüncü bölüm İmam Ahmed (rh)’ın tercemesi ve eserlerinin zikri hakkında, dördüncü bölüm ise kitabın tanıtımı, müellifine nisbeti ve tahkîkinde izlediğim yöntem hakkındadır.
Kitabı kendisinden razı olunacak şekilde ortaya çıkarmak için bütün gayretimi ortaya koydum. Allah Teâlâ’ya bunu benden kabul etmesi ve sadece kerîm vechi için yapılan amellerden eylemesi için dua ediyorum. 
BİRİNCİ BÖLÜM:
SAHÂBÎNİN TANIMI
Alimlerin sahâbînin tanımı hususundaki görüşleri farklılık arz etmektedir. Benim gözümde kabûle en şâyân olan İbn Hacer’in tanımıdır. O şöyle demiştir:
"Bu konuda vakıf olduğum en doğru görüş şudur: Sahâbî, Nebî (sas) ile ona iman eder hâlde karşılaşan ve müslüman olarak ölen kimsedir. Onunla karşılaşanlar kapsamına onunla uzun ya da kısa bir süre oturanlar, ondan rivâyette bulunanlar ve bulunmayanlar, onunla gazveye çıkanlar ve çıkmayanlar, onunla oturmasa bile onu bir kez görenler ve onu bir hastalıktan dolayı görmeyenler de girer. İman kaydıyla daha sonra müslüman olsa bile Nebî (sas) ile kâfirken karşılaşan ve araya riddet girse bile onunla bir kere daha bir araya gelmeyen kimse daha doğru olan görüşe göre dışarıda kalır.” 
el-Buhârî şöyle demiştir: "Müslümanlardan kim Nebî (sas)’in yanında bulunmuşsa ya da onu görmüşse onun ashabındandır.” 
Ahmed b. Hanbel yanında Bedir Ashâbı’ndan söz edilmesi üzerine şöyle demiştir: "Bunlardan sonra insanların en hayırlısı Rasulullah (sas)’in kendileri arasında risâletle gönderildiği nesil olan ashabıdır. Bir sene ya da bir ay ya da bir gün ya da bir an onun yanında bulunan ya da onu gören kimse onun ashabındandır. Onun için sahâbîlikten; Rasulullah’ın yanında ne kadar bulunduğu, ona ne kadar önce iman ettiği, ondan ne kadar hadis işittiği ve ona ne kadar baktığı ile doğru orantılı bir pay vardır"...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat